İlişkide Overthinking (Aşırı Düşünme)

-

 Düşünme süreci, beynimizin doğal bir parçasıdır. Aşırı düşünme durumu çoğu zaman belirsizlikle ilişkilidir. Romantik ilişkilerde; kendimizi daha savunmasız ve güvensiz hissettiğimiz anlarda kendini daha sık gösteren overthinking (fazla düşünme) bir nevi savunma mekanizması olarak çalışıyor. Bu durum, genellikle bir kişinin ilişkiyle ilgili endişeleri, korkuları veya belirsizlikleri sürekli olarak zihinsel olarak işlemesi anlamına gelir. Overthinking, ilişkideki küçük detayları çok fazla önemsemek, olası olumsuz senaryoları hayal etmek ve genel olarak olayları abartılı bir şekilde değerlendirmek şeklinde ortaya çıkabilir. Çoğu zaman kişinin geçmiş deneyimlerinden gelen korkuları ve özgüvensizlikleri içinde bulunduğu anksiyete halinin ana oyuncuları oluyor. Bu durum kendi duygularınıza eğilmedeki bant genişliğini kısaltıyor.



Overthinking belirtileri:


Sürekli Endişe: Kişi, ilişkiyle ilgili sürekli endişeli düşüncelere kapılır. Olumsuz senaryoları düşünerek gelecekle ilgili endişeler taşır. 

  • "Her şey yolunda gidiyor gibi görünse de, sürekli olarak 'acaba bir sorun mu var?' diye düşünüyorum."


Küçük Detayları Abartma: Kişi, ilişkideki küçük detayları abartılı bir şekilde önemser. Örneğin, partnerinin bir davranışını çok fazla analiz eder ve üzerine anlam yükler.

  • "Bir mesajı geç cevapladığında, direkt olarak 'acaba beni düşünmüyor mu?' diye düşünüyorum."


Karar Vermede Zorluk: Overthinking, karar verme sürecini zorlaştırabilir. Kişi sürekli olarak farklı senaryoları düşündüğü için bir karara varmakta güçlük çekebilir.

  • "Bir konuda karar vermeye çalıştığımda, sürekli olarak 'yanlış bir karar mı veriyorum?' diye düşünüyorum."


Kendinden Şüphe Etme: Overthinking, kişinin kendi yetenekleri, cazibesi veya ilişkideki değeri konusunda şüpheye düşmesine neden olabilir. Kendi değerini sürekli olarak sorgulama eğiliminde olabilir.

  • "Partnerim beni gerçekten seviyor mu yoksa sadece hoşlandığı biri miyim, sürekli olarak bu soru kafamda dönüp duruyor."

  • "Küçük bir tartışmadan sonra hemen 'acaba benimle birlikte olmaktan vazgeçer mi?' diye düşünüyorum."


Sürekli Analiz: Kişi, ilişkiyi sürekli olarak analiz eder ve partnerinin davranışlarını sürekli olarak değerlendirir. Bu durum, ilişkide rahatlamayı zorlaştırabilir.

  • "Partnerimin her davranışı benim için önemli, yaptığı her davranışın altında bir anlam arıyorum. ‘Bunu niye böyle yaptı?’ ‘Niye böyle cevap verdi?’ ‘Neden oraya gitti?’ gibi.’’


Kendini Fazla Eleştirme: Overthinking, kişinin kendisini fazlasıyla eleştirmesine neden olabilir. Küçük hataları büyütme ve kendi üzerinde aşırı baskı kurma eğilimi gösterir.

  • "Bir hata yaptığımda hemen 'acaba bu ilişkiyi mahvettim mi?' diye düşünüyorum ve kendimi fazlasıyla eleştiriyorum."


Geçmiş Konuşmaları Zihinde Canlandırma: Geçmiş konuşmaları abartma, yanlış bir şey söylediğini düşünme, partnerinin cümlelerinde ima, yalan vb. durumları arama gibi davranışları içerir. 

  • "O günkü konuşmamızda acaba o sözü yanlış anlamış mıydı diye sürekli düşünüyorum. Acaba söylediklerim yanlış bir izlenim bıraktı mı? Acaba ne demek istedi?"


Overthinking, ilişkilerde stres yaratabilir ve sağlıklı iletişimi zorlaştırabilir. Bu nedenle, bu eğilimle başa çıkmak için farkındalık geliştirmek, duygusal sınırlar koymak ve gerektiğinde destek almak önemlidir. Aklınızdan geçen düşünceleri sadece düşünmeye değil aynı zamanda onları sorgulamaya başlayın.Olumsuz düşüncelerin üzerine gidin. Bunlara gerçekten güvenemeyeceğinizi kendinize hatırlatın. Sırf üzgün olduğunuz için, tüm bu yoğun ve kötü düşüncelerin, gerçekliğin doğru temsilleri olduğuna inanmanın akıllıca olmadığını fark edin. İlişkide açık iletişim, güven ve anlayış, overthinking eğilimini azaltmada yardımcı olabilir.

https://www.anielpsikoloji.com/onlinerandevu

Yer: Zonguldak, Zonguldak Merkez/Zonguldak, Türkiye

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Sahibi Olduktan Sonra İlişkinizi Nasıl Güçlendirirsiniz?

-
Resim
  Çocuk Sahibi Olduktan Sonra İlişkinizi Nasıl Güçlendirirsiniz? Çocuk sahibi olmak, hayatın en güzel ve en değiştirici deneyimlerinden biridir. Ancak bu yeni rol, yalnızca bireylerin kimliklerini değil, çiftlerin ilişkilerini de yeniden şekillendirir. Ebeveynlik, bir yandan mutlu ve derin bağlar kurma fırsatları sunarken, bir yandan da stres, iletişim bozuklukları ve duygusal yorgunluk gibi yeni zorluklar yaratabilir. İlişkilerin bu dönemde sağlıklı kalabilmesi için psikolojik sağlamlık, anlayış ve stratejik bir yaklaşım gereklidir.  Birçok çift, bebekle birlikte başlayan bu yeni yolculukta romantizm ve bağlarını güçlendirme konusunda zorluklar yaşayabilir. Çocuk, bir yandan mutluluğu artırırken, bir yandan da yorgunluk, stres ve zaman eksikliği gibi yeni zorlukları beraberinde getirir. Peki, çocuk sahibi olduktan sonra ilişkinizi nasıl güçlendirebilirsiniz? 1. Birlikte Zaman Geçirme Önceliğiniz Olsun Çocuk sahibi olduktan sonra, hayatın temposu değişir. Uyku eksiklikl...
Devamı

ROMANTİK İLİŞKİLERDE KAYGILI BAĞLANMA - Kaygılı Bağlanma

-
Resim
  Kaygılı bağlanma, bir kişinin romantik ilişkilerde duygusal olarak diğerine güvenme konusunda zorluk yaşadığı bir bağlanma stili olarak tanımlanır. Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler genellikle çocukluk döneminde tutarsız ve ilgisiz ebeveynlerle yetişmiştir. Yetişkinlikte, bu bireyler genellikle ilişkilerde sürekli endişe, güvensizlik ve ayrılma korkusu yaşarlar.  kaygılı bağlanma Kaygılı bağlanmanın belirtileri şunlardır: Ayrılma Korkusu : Kaygılı bağlanan bireyler, ilişkilerinde sürekli bir ayrılma korkusu yaşarlar. Partnerleri uzaklaştığında veya bağlanmaya daha az ilgi gösterdiğinde endişe duyarlar. Partneri bir süre yanından ayrıldığında, kaygılı bağlanan bir birey sürekli olarak ‘Neden bu kadar uzun sürdü?’ gibi endişeler yaşar. Sürekli Onay İhtiyacı: Bu kişiler, sürekli olarak partnerlerinden onay ve sevgi ararlar. Başkalarının değer vermesi, sevmesi ve takdir etmesi onlar için önemlidir. Bu bireyler partnerine sürekli ‘Beni seviyor musun?’, ‘Bu kıyafet bana yakış...
Devamı

İlişkilerde Cinsel Uyumsuzluk - Ten Uyumu Nedir ?

-
Resim
  İlişkilerde cinsel uyumsuzluk, çiftler arasında cinsel beklentilerin, isteklerin veya tercihlerin uyuşmaması durumunu ifade eder. Bu durum, çiftler arasında cinsel memnuniyetin düşük olduğu veya bir partnerin diğerinin cinsel ihtiyaçlarına uygun şekilde yanıt veremediği bir durumu yansıtabilir.  Cinsel Uyumsuzluk İşte ilişkilerde cinsel uyumsuzluğun bazı yaygın nedenleri: İletişim Eksikliği:  Açık iletişim eksikliği, partnerlerin cinsel ihtiyaçlarını, beklentilerini ve sınırlarını anlamakta zorlanmalarına neden olabilir. Stres ve Yorgunluk:  Günlük stres, iş sorunları veya yorgunluk, cinsel isteği ve enerji seviyelerini düşürebilir. Fiziksel Sağlık Sorunları:  Cinsel işlev bozuklukları, hormonal dengesizlikler veya ağrı, cinsel uyumsuzluğa neden olabilir. Duygusal Bağlantı Sorunları: İlişkideki duygusal bağlantının zayıf olması, cinsel uyumsuzluğa yol açabilir. Geçmişteki Cinsel Deneyimler: Geçmişteki olumsuz cinsel deneyimler, bir partnerin cinsel uyumsuzluğa...
Devamı